Şanlıurfa'nın tek kazazı Mehmet Emin Güngör, unutulmaya yüz tutmuş mesleğini eşiyle birlikte yaşatmaya çalışıyor.

Şanlıurfa Valiliğine bağlı Rızvaniye Külliyesi’nde unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden olan kazazlık mesleği Aynzeliha ve Mehmet Emin Güngör çiftinin ellerinde yaşatılmaya çalışılıyor. Kentin tek kazazı ellerinde işlenen ipek iplikler, şekil alarak çeşitli aksesuarlara dönüştürülüyor. 81 yaşındaki Mehmet Emin Güngör, çocuk yaşta başladığı mesleğini hala devam ettiriyor. 1947 yıllından beri başladığı kazazlık mesleğini aralıklarla sürdüren Güngör, İstanbul’da da bir dönem kuyumculuk mesleğini yaptı. Buraya gelen turistlerin ürünlere ilgi duyduğunu aktaran Güngör, yok olmaya yüz tutan mesleğin yaşatılması adına yetkilere çağrıda bulunarak destek istedi.

 

 

 GÜNGÖR: “1 KAZAZ 10 KUYUMCUYA BEDELDİ”

Kazazlık mesleğinin nazik bir meslek olduğunu belirten Mehmet Emin Güngör, “5 yaşındaydım, hocaya giderdim. Arkadaşlarımda marangozluğa, demircilere giderek çalışırlardı. Bende anneme söyledim beni de bir işe koysun diye. Benim babamın Kazaz Pazarında tanıdıkları vardı. Pazardaki bir usta çalışmamı istedi. Babamda beni ustanın yanına götürdü. Eskiler derlerdi ki ‘eti senin kemiği benim’ söylerlerdi. Küçük yaşlardaydım, çalışmaya başladım. Kazaz mesleğimde ustamın yanında alışmaya başladım. Kazazlık nazik bir meslektir. Ustamızın ellerine bakarak öğrenmeye çalıştım. 5-6 ay geçmişti, ustam dışarı giderken bende onun yerine gidip düğüm atardım. Ustamın geleceği zamanı tahmin edip, attığım düğümleri çözüp tekrar yerime geçerdim. Bu şekilde yaparak el alışkanlığı kazanırdım. Bir gün ben iş yaparken, ustam içeri girdi. Ustam yaptığım işe bakınca dedi ki ‘sen mi yaptın bunu’ bende dedim yaptım, sökecektim ama yetiştiremedim. Ustam sonra dedi ki ‘benim gibi yapmışsın’ Ustam sonra bana da iş ağacı aldı. Bende artık işi yapmaya başladım. Kazazlık yalnız püskül yapmak değildir. Beden ipi elle işlenirdi. Ustam bunlara bize öğretti. Bağlama püskülü şu an Şanlıurfa’da yapan yoktur. Bizden başka yapan kimse kalmadı. Diyarbakır’dan müşteri gelirdi bizden 100-200 çuval Zaza püskülü alırdı. Müşteriler bize de bahşiş verirdi. Ben 11 yaşına gelince ustam dedi ki ‘dükkânı ikiye böleceğim, yarısı senin hakkın. Burası senin yerin, burası da benim yerim’ Nacar geldi dükkânı böldü. Hiç kimse böyle bir şey yapmazdı. İki dükkânın anahtarı bendeydi. Sabahları gelince dükkânları açardım. O zamanlar 1 kazaz 10 kuyumcuya bedeldi. Kazazlığın karı çoktu. O dönemlerde kazazlığa talep çoktu. İnsanlar gelip bu süsleri alırlardı.  Evlenecek insanlar gelip mutlaka bu kazazlık ürünlerden alırlardı. İşte hayatımız böyle geçti. Kazazlığın hayrına kuyumculuğu da öğrendim” şeklinde konuştu.

 

 

“BİZ TÜRKİYE’Yİ DEĞİL DÜNYA’YI TEMSİL EDİYORUZ”

Burası turizm bölgesi insanlar kazazlık ürünlere talebi olduğunu dile getiren Güngör, “1947 yılından beri çalışmaya devam ediyorum. 1970 yılına kadar devam ettim. Askere gittim geldim. İstanbul’a gittim. Kuyumculuğu yapan arkadaşlarımda oradaydı. Bir gün Beyoğlu’na geldi. Bizde atölye açmıştık. Bana dedi ‘gel kuyumcu dükkânı açalım’ bende dedim benim param yok. Arkadaşım 50 bin lira olsa bu işin olacağını söyledi. Bizim o zaman tüccardan alacağımız 125 bin lira alacağımız vardı. Sarıyer’de kuyumcu dükkanı açtık. Sarıyer’de ilk kuyumcu dükkânı açanda biziz. 30 yıla yakında İstanbul’da kaldım. 7 tane kuyumcu dükkânı açtık. İşlerimiz çok iyi gitti. O zaman bir sorun çıktı. Kavga yaşandı. Bende böyle şeyler sevmezdim. Hanımımı aldım Urfa’ya geldim. Kazazlık mesleğine bizi aldılar. 12 yıl Şanlıurfa Valiliği’nde çalıştık. Halk eğitim bize maaş verirdi. 65 yaşına girince bize artık maaş vermediler. O dönemki Şanlıurfa valisi, buraya15 yıllığına kiraladı. Burası Rızvaniye külliyesidir. Bu dükkanları bize verdiler. Unutulmaya yüz tutmuş meslek mensubu olduğumuzdan dolayı ve Kültür Bakanlığı’ndan da bizim sertifikamız var. Şimdi de burayı Peygamber Odası yapacaklar. Bu nedenle burayı boşaltmamızı istiyorlar. Burası turizm yeridir. Burası Şanlıurfa’yı temsil ediyor. Bizde Türkiye’yi değil Dünya’yı temsil ediyoruz. İnsanlar buraya gelince bu ürünleri görünce şaşırıyorlar. 50 senedir bu meslek yapılmıyor. 70 yaşındakiler bazen geliyor, gençken bunları gördüğü için ‘bunlar hala duruyor mu’ diyor.  Vatandaşlar hala bu ürünlere rağbet ediyor. Genel turistler bunu görüyor. Dün İtalyan turistler buraya geldi, bir sürü eşya aldı. Kanunda deniliyor ki ‘Unutulmaya yüz tutmuş meslekler de çalışanlar yaşı ne olursa olsun çalışabilirler’ Şu an ben tek olduğumdan dolayı bu işi anlayamadım. ŞURKAV’da çalışırken, İŞKUR’dan bize eleman gelirdi. Biz bu elemanları eğittik. Bu elemanlar sertifikada aldı. Allah herkesten razı olsun” ifadelerini kullandı.

 

BİHA